Proje Hakkında
“Vitrinde Yaşamak – İstanbul’un Alışveriş ve Mağaza Kültürüne Dair Bir Deneme”, İstanbul’un 19. ve 20. yüzyıllardaki alışveriş ve mağazacılık tarihine dair hazırlanmış kişisel bir arşiv projesidir. Efemera, reklamlar, kartpostallar, görsel belgeler ve akademik araştırmalardan oluşan bu proje, kentin çok katmanlı tüketim kültürünü görünür kılmayı amaçlar.
Şehirlerin kraliçesi olarak anılan İstanbul, tarih boyunca yalnızca bir başkent değil, aynı zamanda Doğu ile Batı arasında ticaretin, kültürün ve fikirlerin kesiştiği bir merkez olmuştur. Bizans döneminde limanları, forumları ve pazar yerleriyle öne çıkan şehir, Osmanlı döneminde Kapalıçarşı, bedestenler ve hanlarla kurumsallaşan bir ticari yapıya kavuşmuştur. Ancak İstanbul’un alışveriş kültürü yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir deneyim alanı olmuştur. Çarşılar, esnaf loncaları ve hanlar hem üretim hem de sosyalleşme mekânı olarak işlev görmüştür.
19. yüzyıl, İstanbul’un alışveriş kültüründe köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Loncaların önemini yitirmesi ile küçük esnafın yerini büyük tüccarlar ve özel işletmeler almaya başlamıştır. 1838 Baltalimanı Ticaret Anlaşması, İngiliz mallarının Osmanlı pazarına girişini kolaylaştırarak tüketim alışkanlıklarını dönüştürmüştür. Kırım Savaşı (1853–1856) sırasında İstanbul’a gelen Fransız ve İngiliz askerleri, kentte ithal mallara olan talebi artırmış, Avrupa modası kentin gündelik hayatına girmiştir. Batılılaşan yeni bir burjuvazi ortaya çıkmış, bu sınıfın talepleri doğrultusunda mağazalar, pasajlar ve butik dükkânlar açılmıştır. Bu dönemde Levanten, Rum, Ermeni ve Yahudi tüccarların yoğun olarak faaliyet gösterdiği Pera (Beyoğlu) bölgesi, İstanbul’un yeni alışveriş merkezi haline gelmiştir. Bon Marché gibi departmanlı mağazalar, Hacopulo ve Çiçek Pasajı gibi ticari yapılar, Lebon Pastanesi ve benzeri mekânlar, alışverişi bir tüketim eyleminden öte bir sosyalleşme deneyimine dönüştürmüştür.
Cumhuriyet’in ilanı ile devlet, ekonomik hayatta modernleşmeyi teşvik etmiş ve yerli üretimin tüketiciyle buluşmasını sağlamak için Sümerbank mağazaları gibi modeller geliştirmiştir. Sümerbank mağazaları yalnızca satış noktaları değil, aynı zamanda yeni Cumhuriyet’in modern giyim anlayışını yansıtan sembolik mekânlar olmuştur. 20.yüzyılın ortalarından itibaren İstanbul’un alışveriş mekânları değişen kent dokusuyla birlikte Beyoğlu’ndan Şişli ve Nişantaşı gibi semtlere kaymıştır. Alışveriş, modernleşen şehir yaşamının bir parçası olarak yeniden tanımlanmıştır.
Vitrinde Yaşamak’ın Amacı
“Vitrinde Yaşamak”, İstanbul’un 19. ve 20. yüzyıldaki alışveriş mekânlarını ve mağazacılık kültürünü görünür kılmayı hedefleyen bir arşiv projesidir. Efemera, reklam, kartpostal ve görsel belgeler aracılığıyla şehrin tüketim tarihini belgeleyerek hem araştırmacılar hem de meraklı ziyaretçiler için bir hafıza mekânı oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu proje, İstanbul’un alışveriş tarihini yalnızca nostaljik bir hatırlama olarak değil; geçmişi bugüne taşıyan, günümüz kent yaşamına ışık tutan ve geleceğe aktarılacak bir kültürel miras unsuru olarak konumlandırır.
Misyon ve Vizyon
“Vitrinde Yaşamak”, İstanbul’un 19. ve 20. yüzyıllardaki alışveriş ve mağazacılık kültürünü görünür kılmayı, arşiv belgeleri, efemera, reklamlar ve görsel materyaller aracılığıyla şehrin sosyo-kültürel hafızasını canlı tutmayı amaçlar. Bu proje, İstanbul’un tüketim kültürüne dair tarihsel katmanları araştırarak geçmiş ile bugünü buluşturan, kamusal belleğe katkıda bulunan bir kültürel miras çalışmasıdır.
“Vitrinde Yaşamak”, İstanbul’un alışveriş tarihini yalnızca nostaljik bir hatırlama olarak değil; günümüz kent yaşamına ışık tutan, akademik araştırmalara kaynaklık eden ve gelecek kuşaklara aktarılacak bir kültürel miras unsuru olarak konumlandırır. Projenin vizyonu, İstanbul’u tüketim kültürü ve ticari hayat üzerinden yeniden okumak, şehrin çok katmanlı kimliğini ulusal ve uluslararası ölçekte görünür kılmak, aynı zamanda arşivcilik ve kültürel bellek çalışmaları için ilham verici bir model oluşturmaktır.
Bu Proje Nasıl Ortaya Çıktı?
Bu projenin kökleri, 2021 yılında Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi çatısı altında başlattığım çalışmalar ve 2023 yılında hazırladığım “İstanbul’u Dinliyorum…” podcast serisine kadar uzanmaktadır. Podcast’i hazırlarken İstanbul’un farklı yüzyıllardaki sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel hayatına dair birçok ayrıntıyla karşılaştım. Bu süreçte mezatlardan ve sahaflardan efemera, reklamlar ve çeşitli görsel materyaller toplamaya başladım.
2023 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Araştırmaları yüksek lisans programına başvururken aklımda tek bir hedef vardı:“Ben İstanbul’un mağazalarını çalışmak, onlarla ilgili bir tez yazmak istiyorum.” Yüksek lisans eğitimim boyunca 19. yüzyılda açılan özel ve departmanlı mağazalara dair pek çok efemera, reklam ve görsel materyalle kişisel arşivimi zenginleştirme imkânı buldum. Ancak hem hazırladığım makaleler hem de tez çalışmam sırasında, 19. ve 20. yüzyılda faaliyet göstermiş birçok mağazanın görseline açık arşivlerde ulaşamadım. Bu eksiklikten hareketle hem araştırmacılara hem de kent belleğine katkı sağlayacak bir arşiv oluşturmak istedim. Böylece “Vitrinde Yaşamak – İstanbul’un Alışveriş ve Mağaza Kültürüne Dair Bir Deneme” projesi ortaya çıktı.
Ben Kimim?
Ben Naz Özkan. 2013 yılında Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden, 2022 yılında İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm Bölümü’nden mezun oldum. 2025 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Araştırmaları Bölümü’nde “Cumhuriyet’in Mağazalarından Giyinmek: Bir Mağazacılık Modeli Örneği Olarak Sümerbank İstanbul Mağazaları” başlıklı tezimle yüksek lisans eğitimimi tamamladım. 2025 yılından itibaren İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü’nde eğitimime devam ediyorum.
2014 – 2016 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde asistan olarak görev yaptım.2016 – 2020 yılları arasında Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) birim kütüphanecisi olarak çalıştım ve aynı dönemde ANAMED Kütüphanesi’nin BiblioPera temsilciliğini üstlendim.2020 – 2023 yılları arasında Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi’nde liaison kütüphanecisi ile referans ve tanıtım kütüphanecisi olarak görev yaptım. Bu süreçte, 2021 yılında İstanbul’un tarihi mirasına yeni bir içerik kazandırmayı amaçlayan “Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi Podcast: İstanbul’u Dinliyorum…” serisini başlattım ve İstanbul’un gizli hazineleri olan mağazalar ve vitrinleriyle tanışma fırsatı buldum. 2023 – 2024 yılları arasında modaya olan ilgimi pekiştirdiğim İstanbul Moda Akademisi’nde akademik eğitimler sorumlusu olarak görev aldım. 2024 yılından bu yana BÜMED projeler sorumlusu olarak mentorluk, burs ve akademi programlarını yönetiyorum.